İnsan düşüncelerinin nasıl oluştuğunu veya yönlendiğini anlamak ideoloji kavramını anlamayı zorunlu kılar. Çağdaş dönemlere kadar insanlar üzerindeki tahakkümün bir aracı olarak görülen bu kavram, 1960’lardan itibaren dil - düşünce ilşikisinin doğal bir sonucu olarak görülmeye başlanmıştır. Roland Barthes gibi çağdaş düşünürlere göre, ideoloji sadece kullanışlı bir araç değildir. O’na göre bir gösterge etrafımızdaki gerçekliği ifade etmek için kurulur. Fakat oluşan bu gösterge başka bir anlamı(gösterileni) taşımak(gösteren) için kullanıldığında ortaya mit çıkar. Dilin bir olanağı olarak ortaya çıkan mit ise ideolojilerin gerçekliğe sızmasına hatta gerçekliğin yerini almasına yardımcı olur. Bu çalışmamızda ideolojinin tarihsel süreçte nasıl tanımlandığını ve yukarda bahsedilen şekliyle gerçekliğe nasıl sızdığını betimlemeye çalışacağız.
It is necessary to understand the concept of “ideology” in order to comprehend how human thought is shaped or steered. This concept, a means of domination over man until contemporary periods, has been regarded as a natural consequence of language-thought relationship since 1960s. For contemporary thinkers such as Roland Barthes, ideology is not only a useful means. For him, a sign is designed to express the truth around us. However, when this sign is used to carry (signifier) another meaning (signified), then we have myth. Myth, emerged as a possibility of language, helps ideologies penetrate into the truth and even replace the truth. In this study, we are going to try to present how ideology is defined in the course of history and how it penetrates into the truth as mentioned above.