Hangi ölçüde modern dönemin şartlarına bağlı bulunursa bulunsun, kendi‐ ne has araştırma alanı, konuları ve bunları bilimsel perspektifte incelemede izleyeceği yöntem ve teknikleri ile birlikte din sosyolojisinin bağımsız ve siste‐ matik bir bilimsel disiplin şeklinde ortaya çıkması uzun bir tarihsel hazırlık dö‐ nemine dayanmaktadır. İlk planda felsefe, sonra sosyal bilimler, insan bilimleri, din bilimleri ve özellikle de sosyolojinin içerisinde bir varlık alanı elde ederek gelişme gösteren din sosyolojisi, özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısında bağımsız bir disipline ve daha doğrusu alt‐disipline dönüşmüştür. Öyle ki, din sosyolojisini bazıları sosyolojinin, ötekiler din bilimlerinin bir alt‐dalı sayıyor. Her halükârda, Batı’da din sosyolojisinin gelişmesinde çeşitli fikir akımlarının etkileri mevcuttur. Nitekim Kant, Hegel, Comte, Marks, Freud, Malinowski gibi modern Batı düşün‐ cesinin önde gelen düşünürlerinin Batı’da gelişen din sosyolojisi üzerinde derin etkileri bulunmaktadır. İlk olarak “Din Sosyolojisi” (Sociologie de la Religion) terimine, Fransız Sosyoloji Ekolü’nün kurucusu E. Durkheim'ın Sosyoloji Yıllığı dergisinde din olayının tanımına dair yayınladığı bir yazısında rastlanmaktadır (Durkheim, 1899). Ancak, Pozitivist çizgideki Fransız Sosyoloji Ekolünün “sosyo‐ lojizm”inin dine yaklaşımı bir tür “ircacılık”la (reductionisme) karakterize olmak‐ tadır. Bunun tipik bir benzeri, XIX. yüzyılın ortalarından başlayarak Marksist çevrelerde önemli temsilciler bulan “materyalist din sosyolojisi” eğiliminde gözlenmektedir. Her halükârda, Batı’da XIX. yüzyılın özellikle ikinci yarısında önemli gelişmelere sahne olan din sosyolojisine, pozitivist ve evrimci felsefe ve düşünceler bir biçimde damgasını vurmuştur. Buna karşılık, XX. yüzyılın baş‐ langıcından itibaren, din sosyolojisi araştırmalarında, XIX. yüzyılda görülen bu pozitivist ve tekâmülcü dalga büyük bir gerilemeye sahne oldu. Öte yandan, din sosyolojisi, uzun süre dinî duygunun menşei ve tabiatını açıklama teşeb‐ büsleriyle vakit geçirmiş ve incelemeleri için ana malzemeyi tercihen etnoloji, etnografya ve folklor gibi dalların verilerinden almış olması sebebiyle imtiyazlı araştırma alanı “ilkel dinlerin etnolojik sosyolojisi” olarak kalmıştır. Buna karşılık, yeni gelişmelerin ortaya çıkardığı süreçte din sosyolojisi, bir taraftan normatiflik ve spekülâsyondan sıyrılarak “objektif” bir karakter kazanmaya yönelmiş, diğer taraftan da etnolojinin yanı sıra tarih, ekonomi, psikoloji, fenomenoloji ve ista‐ tistik gibi sosyal bilimlerin yöntem ve verilerini esas almak suretiyle metodoloji‐ sini “deneysel” bir temele oturtmuştur. Bu gelişmeler, din sosyolojisinin bağım‐ sız ve sistematik bir bilimsel disiplin olarak kuruluşunu tamamlamasına imkân vermiştir. Din olaylarının sosyolojik yaklaşımda incelenmesinin özel bir araştır‐ ma alanını teşkil etmesi şeklinde ortaya çıkan bu olayda en büyük pay Alman sosyologu Max Weber'e aittir. Birçok eleştirilere de konu olan Weber'in açmış olduğu yoldan hareketle din sosyoloji süratle gelişmiş, verimli çalışmalar ortaya konmaya başlanmıştır. Bu çerçevede, E. Troeltsch, J. Wach ve G. Menschig gibi Batılı din sosyologlarının XX. yüzyılın ilk yarısında gerçekleştirmeyi başardıkları çalışmaların önemine işaret etmelidir. Öte yandan, “etnolojik ve tarihî yönelimli
Sociology of religion as a discipline appeared in the modern period and under its conditions in the western world to analyse and investigate the religion as a social event and institution, the relationship and interaction between religion and society and the related facts. The appearence of this discipline in non‐ western world such as Islamic world and Turkey occurred after its full development. This study attempts to deal with developments in Turkey following a historical perspective in the framework of theoretical and methodological problems.