“Din–siyaset ilişkileri” oldukça geniş bir literatüre sahip oldukça geniş bir araştırma alanıdır. Bu makalede bu devasa araştırma alanının oldukça spesifik bir parçası üzerinde durulacak, din–siyaset ilişkilerinin İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’an’daki bazı yansıma ve görünümleri analiz edilmeye çalışılacaktır. Ne var ki, aslına bakılırsa sadece “Kur’an ve siyaset” konusunda bile azımsanamayacak bir literatür oluşmuş durumdadır. Bu nedenledir ki, bu makale “din–siyaset ilişkileri” konusunu Kur’an örneklemiyle sınırlandırdığı gibi, “Kur’an ve siyaset” konusunu da daha özel bir alanla sınırlandırmak zorunda kalmıştır: Kur’an’da geçen peygamber kıssalarına bakıldığında, vahiy yani peygamberlik iddialarının dönemin ekonomik/siyasi elitleri ve yöneticileri tarafından siyasi bir iddia olarak algılandığı görülmektedir. Bu çerçevede bu araştırmanın problemi şudur: Tanrı’dan vahiy aldıkları iddiasıyla ortaya çıkan peygamberlerin bu iddiaları niçin ekonomik/siyasi elitler ve yöneticiler tarafından siyasi bir iddia olarak algılanmıştır? Bu makale bu problemin cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Şimdi öncelikle vahiy/peygamberlik iddialarının siyasi bir iddia olarak algılandığı yönündeki Kur’ani verilere bazı örnekler verilecek ve ardından yine daha çok Kur’an’daki işaretlerden yola çıkılarak “din”in “siyaset” olarak algılanmasının nedenleri üzerinde durulacaktır.
“Relationship between religion and politics” is a very wide field of research with a very wide literature. This article will focus on a very specific part of this gigantic field of research and will attempt to analyze some of the reflections and appearances of relationship between religion and politics in the Qur’an, the holy book of Islam. In fact, however, there is a considerable literature on “the Qur’an and politics”. For this reason, this article limited the subject of “relationship between religion and politics” to the Qur’anic sample and had to confine the “Qur’an and politics” to a more specific field: When we look at the stories of the prophets in the Qur’an, it is seen that the claims of revelation and prophethood were perceived as a political claim by the economic/political elites of the period. In this context, the problem of this research is as follows: Why are the claims of prophethood perceived as a political claim by economic/political elites and rulers? This article aims to find the answer to this problem. Firstly, some examples will be given to the Qur’anic data that the claims of revelation/prophethood are perceived as political claims and then, the reasons why religion is perceived as politics will be discussed.