Din kurumunun topluma temel katkısı, yüksek bir değerler manzumesinin üretimidir. Bu üretim, devrinin muktedirlerine karşı bir meydan okuyuştur aynı zamanda. Sosyolojik literatürde din kurucu karizma olarak ifade edilen peygamber, tanrısal sözü -vahyi- toplumla paylaşmaya başladığında eşzamanlı olarak dünyevi otorite ile çatışma da başlar. Yönetim erki, toplumu kendisine rağmen etkisi altına alan potansiyel güç merkezini henüz mümkünken bastırmak isteyecektir. Bu çaba çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlandığı için zamanla kurumsal dinin temsilcileriyle yönetici erk arasında çatışma ya da işbirliği temelinde şekillenen uzun soluklu bir ilişki gelişir. Dinin ürettiği değerler manzumesi, söz konusu mücadele boyunca kurumsal dinin temsilcileri tarafından dünyevi iktidar, yönetim tarafından ise uhrevi meşrulaştırma uğruna araçsallaştırılarak içi boşaltılır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yoluyla gerçekleştirilen çalışma, güncel görüngüleriyle farklı coğrafya ve kültürlerde söz konusu mücadelenin gösterdiği gelişimi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma sonucunda incelenen örneklerden yola çıkmak suretiyle genellikle en kadim yönetimlerden modern devlet yapılarına kadar dini değerler bütününün otorite tarafından araçsallaştırıldığı, kurumsallaşan dinin ise farklı tezahürlerle dünyevi iktidara talip olduğu ortaya çıkmıştır.
The basic contribution of the religious institution to society is the production of a high value range. This production is also a challenge to the powers of its era. When the prophet, expressed in the sociological literature as the founding charisma of religion, begins to share the divine word with society, the conflict with worldly authority begins simultaneously. The governing power will want to suppress the potential power center that has influenced society despite it. As this effort is often unsuccessful, a long-term relationship between the representatives of institutional religion and the governing power, which is based on conflict or cooperation, develops over time. The values produced by religion are evacuated by the representatives of corporate religion during the struggle in question and instrumentalized by the administration for the purpose of legitimizing the otherworldly power. The study, which is carried out through document analysis, which is one of the qualitative research methods, aims to examine the development of the struggle in different geographies and cultures with its current phenomena. As a result of the research, it is revealed that religious values are generally instrumentalized by the authority from the most ancient administrations to the modern state structures, while the institutionalized religion aspire to worldly power with different manifestations.