II. Abdülhamid, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra Müslüman nüfus arasında siyasi birlik ve ortak bir kimlik oluşturmak için İslam’ı Osmanlı halkının birlik ve beraberliğini sağlayıcı, motive edici bir unsur olarak ön plâna çıkarmıştır. Eğitimde din derslerine ağırlık verilmiş, İslam’ın temel şartlarının yerine getirilmesinden, dinî gün ve gecelerin gösterişli şekilde kutlanmasına, giyim kuşamdan; cemiyetin ahlâkına ilişkin hususların devlet tarafından kontrolüne kadar İslâmi hayatın canlı tutulması için mücadele edilmiştir. Aynı zamanda uluslararası platformda İslam dinine ve peygamberine yönelik küçük düşürücü durumlara müdahale edilerek halka moral verilmeğe çalışılmıştır. Devletin sınırlan dışındaki Müslümanlardan gelen sevgi ve bağlılık mesajları basın yayın organları vasıtasıyla halka duyurulurken mümkün olan her vasıta ile devletin İslâmî vasıf ön plâna çıkarılmıştır. Osmanlı bürokrasisi de dini konularda devamlı olarak II. Abdülhamid’i halife olarak isimlendirirken, İslam Birliği siyasetinin dış cephesinde halifelik ön plânda tutulmuştur. II. Abdülhamid’in İslâm Birliği siyaset çerçevesinde İslâm Dünyasındaki çeşitli ülkelerle ilişkiye geçilmiş, bir iletişim ağı kurulmuş ve Hilâfet merkeziyle bu ülkeler arasındaki ilişkiler hep canlı tutulmaya çalışılmıştır. Hac yolculuğu süresini azaltmak ve yol güvenliğini sağlamak amacıyla Hicaz Demiryolu yapılmış. Osmanlı devlet sınırları dışında kalan Müslümanlara İslam’ı öğretmek üzere din adamları gönderilmiş ve dini kurumlar inşa edilmiştir.
Sultan Abdul Hamid II, afer the Otoman-Russian War that occurred in 1877- 78, highlighted Islam as an element which provides and motvates the unity of Otoman people in order to create politcal communal identty between the Muslim residents. The Otoman rule increased the religion courses in its educaton system, and it struggled to keep alive the Islamic life such as practcing the basic customs of Islam, celebratng religious holy days and nights, clothing, and taking ethical issues under the control. When the messages of commitment were received from Muslims, they were announced to people by underscoring Islamic characteristcs of the state. Moreover, the sultan was generally referred as caliph by Otoman bureaucracy, and this ttle was stressed at the internatonal issues. In the framework of the Sultan Abdul Hamid II’s Islamic Union policy, relatonships were strengthened with other Muslim countries. The Hejaz Railway was built for reducing the duraton of Hajj journey and ensuring travel security. The religious scholars were sent other states for teaching Islam and religious organizatons were built there.