Bu çalışma, “modern okul”un, hem evrensel değerlerin hem de her kültürün kendine ve inancına özgü kabul etiği değerlerin eğitim alanını sınırlandırarak, değerlerin büyük oranda okullarda formel bir eğitim yöntemi içerisinde aktarılmasını ön görmesi ve bu eğitim kurumlarında eğitici olan öğretmenlerin büyük ölçüde değerleri anlatan ve aktaran bir konumda olmaları yeni değerler eğitimi modelinin eleştirisi açısından bir tartışma alanı açmayı amaçlamaktadır. Ayrıca değer aktarımın daha genişletilebilir bir eğitim alanı çerçevesinde değerler eğitimine vurgu yapılacaktır. Batı’da yeni bir insan modelini üretecek eğitimin hedeflenmesi, buna uygun bir öğretim programının benimsenmesi, bu bağlamda modern merkezi devletlerin gelişimi ve eğitimin dönüştürücü rolünün yönetici seçkinlerce fark edilmesi beraberinde yeni bir süreç inşa etmiştir. Bu süreç, Bat dünyasında 18. y.y.’ın ikinci yarısından itibaren süregelen dünyevileşme ve laikleşme sürecinin sonucudur. Başka bir ifadeyle vahiy kaynaklı egemenlik anlayışının dünyevileşme ve bazen de devletin laikleşmesi sonucu yönetici seçkinlerin ihtiyaç duyduğu insan modeline devredilmesi ile ilgilidir. 16. y.y.’dan itibaren ilkokulun hedefleri arasında okuma-yazma-sayma ve ahlak ve din öğretiminin yanı sıra toplumsal yaşamda muteber kabul edilen kişisel davranış kurallarına alıştırmalar da eklenmektedir. Aynı zamanda Batı’da, 19.y.y.’ın başından itibaren ortaya çıkan “modern okul”, gençleri toplumsallaştırmada geçmişte bu vazifeyi yerine getiren kurumlar olan kilise, lonca ve ailenin yerini aldığı bir zaman kesitidir. 19. y.y.’ın ikinci yarısından başlayarak Batı’nın yönetici seçkinleri ve eğitimcileri, okullarda her türlü değer eğitiminin verilmesi gerektiğinin önemini vurgularlar. Özellikle de merkezi iktidarın, merkezi eleştiren unsurlar karşısında güçlü olmasını sağlayacak bir ortak aidiyet bilincine ihtiyaç duyduğu değerler eğitimi, öğretim programlarındaki yerini alır. Burada bir çok değer yurttaşlık ve vatandaşlık değerlerine indirgenerek oluşturulan yeni seküler değerlerin eğitimi, öğretim programlarında yerini almıştr. Bu süreçte birer değer olarak ahlâk ve yurttaşlık eğitimi, gençleri bir yandan Kilise’nin değerler sisteminden özgürleştirmeyi amaçlarken, diğer yandan da Tanrı’ya, ebeveynlere ve otoritelere saygıyı amaçlayan yeni bir ahlâkî değer geliştirmeye yönelmektedir. Bu ahlâki duruş aynı zamanda vatanseverlikle pekiştirildikten sonra gençlerin yasalara saygı duymaları ve itaat etmeleri sağlanacak ve bunun ile yurttaşlık duyarlılık ve siyasal amaçlar doğrultusunda gençlerin eğitilmesi amaçlanmaktadır
The purpose of this study is to open up a new discussion about “the modern school” within the context of new values educaton model which proposes transferring values in schools through formal educaton by putng teachers in a positon that enables them to teach and pass on these values in those educatonal insttutons mostly, thus narrowing down boundaries of educaton feld of both universal values and distnctve values accepted by every culture. Furthermore, values educaton will be emphasized within the framework of transferring values in an extendable educaton feld. In the West, it has been aimed to give an educaton to produce a new human model, adopt a new curriculum suitable to this model, and in this respect, development of modern centralized states and the transformatve role of educaton have been realised by ruling politcians. Accordingly, all these developments have led to the start of a new process. This process is the result of efforts, which started in the second half of the 18th century, to make people secular and earthly. Clearly, this process is about the transfer of revelatonbased freedom to the human model desired by ruling politcians as a result of secularisaton of people and of the state. Startng from the 16th century, of goals of primary educaton, there were reading-writng-countng and moral and religious educaton and along with codes of behaviour respected by the society, exercises were also added. Meanwhile, this is the process in which the modern school coming out in the beginning of the 19th century in the West replaced churches, which were responsible for socialisaton of the youth in the past, guilds and the family. Ruling politcians and educators emphasized the importance of any kind of values educaton offered at schools startng from the second half of the 19th century. Partcularly, values educaton took its place in the curriculum as the centralised power needed a stmulus like values educaton that could help them to be powerful and commited to each other against those critcising the centralized power. Many values that were rendered down to patriotsm and citzenship took place in the curriculum of secular values educaton. In this process, moral and values educaton aimed at setng the youth free from the value system of the churches and on the other hand, those values led them to construct a new value system that aimed at being respectul of God, parents and authorites. Afer this ethical stance had been consolidated with citzenship, it was aimed to make the youth respect and observe the laws. At the same tme, it was aimed to educate the youth in terms of sensitvity, citzenship and politcal goals.