Modern toplumlarda insan ilişkileri güvensizlik üzerine kurulmuştur. Toplumsal düzenin devamını sağlayan dayanışma ve biz duygusu yerini ben merkezli ve bireyselliği vurgulayan değerlere bırakmıştır. Toplumsal alanda meydana gelen bu gelişmeler insani varoluşun ve birlikte yasamanın ilkeleri üzerine yeniden düşünmeyi sosyal bilimler için gerekli kılmaktadır. İşte bu makale, insanlar arasındaki dayanışmayı arttıran, insani ilişkilerin güven temelinde yürümesini sağ- layan, sosyal ilişkilerimizin niceliği ve niteliğine vurgu yapan, beylik bir ifade ile “önemli olan neyi bildiğin değil, kimi tanıdığındır” cümlesinde kendini bulan ve sosyal etkileşimler üzerinden değerlendirilen sosyal sermaye kavramını Tunceli Alevileri üzerinden problem edinmektedir. Bu bağlamda çalışma, Tunceli Alevileri’nin sosyal sermayeyi nasıl/niçin inşa ettiklerini, kullandıklarını literatür taraması üzerinden analizler yaparak ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Given that human relatonships are based on distrust in modern societes and solidarist values, which maintain the social order and emphasize a sense of “us”, are replaced by self-centered values that foreground individuality, it becomes a necessity for social sciences to rethink the concepts of a humane existence and the principles of living together. This paper problematzes the concept of social capital in the example of the Alevis of Tunceli, which increases solidarity among people, enables human relatonships to occur on a basis of trust, epitomized in the maxim “it does not mater what you know, but who you are familiar with” and evaluated by means of social interactons. This paper aims to investgate how/why the Alevis of Tunceli construct and use social capital analysing the literatüre.