Toplumların tümünde görülebilecek, ortak sosyal değerler, ortak amaçlar, ortak bir geçmiş, hâlihazırda da devam etmekte olan bir tarihî süreç mevcuttur. Toplumsal bütünlüğü meydana getren bu temel unsurlardan uzaklaştkça, farklılıklar daha da belirginleşerek tehlikeli bir şekilde ortaya çıkar. Beş milyon nüfusu ile bulunduğu coğrafyanın en küçük ülkesi konumunda olan Kırgızistan, büyük bir değişimin sancısını yaşamaktadır. Kırgızistan, SSCB nin dağılmasıyla bağımlılık psikolojisinden kurtulmaya ve bulunduğu coğrafyada kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir ülke konumunu yakalama çabası içerisindedir. Bir yandan yaklaşık yetmiş yıldan beri kaybetrilmeye çalışılan kültür ve medeniyet bilincini yeniden idrak etme yolunda adımlar atmaya çalışırken diğer yandan bünyesinde barındırdığı farklı etnik ve kültürel yapıyı birlikte yaşatmanın yollarını aramaktadır. Bu süreçte ülke üzerinde sinsice planlar kuran dış güçlerle de mücadele etme durumunda kalmıştr. Toplumsal birlikteliklerin oluşmasında “kültür” çok önemli bir rol oynar. İnsanları birbirlerine bağlayan günlük işlemler zinciri “yeni” ve “yabancıların” baskısı altna girerek kopma tehdidi yaşadığı taktrde, toplumsal yapının tamamı tehlikeye girer. Oluşan krizler sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal krizler şekline dönüşür. Toplum ne kadar karmaşık bir yapıya sahipse, krizde o derece ağır yaşanır. Kitlesel hareketlilik bu noktada, insanları ortak bir konu etrafnda toplar ve günlük işlerin yoğunluğu arasında kaybolup giden toplumsal bütünlüğün yapayda olsa yeniden kurulmasına yardımcı olur.1 Bilindiği üzere, son günlerde ülkelerde yaşayan halkların etnik ve dini farklılıkları konusu özellikle küresel güçlerin dünya coğrafyasında oynamak istedikleri oyunun gerçekleşmesi için en fazla uğraştkları bir konudur. Günümüzde bu güçlerin geri kalmış toplumlarda gerek etnik gerek kültürel yapıları alabildiğine tahrik etği gözlemlenmektedir. Yine bu güçler, kendi çı- karlarına uygun ve gerçekleştrmeyi planladıkları hedefe yürümede toplumsal kargaşanın sürdürülmesini sağlayarak kendilerini kitle hareketleri içerisinde gizleyerek masum bir rol içerisine girmeyi de başarabilmektedirler. Hata zaman zaman ortaya çıkarak, güya insanlık adına problem çözücü bir hüviyetle kendilerini takdim edip toplumda sempat alanı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Farklılıkları yönlendirmek için geliştrilen yeni stratejiler, ülkeleri yönlendirmenin ilk ve en önemli basamağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Her toplumun onu bir arada tutacak ortak değerlere ihtyacı vardır. Tarihi süreçte toplumlara hükmetmek isteyenler, önce parçalamış sonra yutmuşlardır. Halbuki her toplum bünyesinde barındırdığı farklılıkları bir üstünlük vesilesi değil de bir zenginlik unsuru olarak algıladığı taktrde birliktelik referansları bulmak mümkündür. Aksi durumda ayrıştrıcı ve çatştrıcı birçok sebep oluşturulabilir. Hiçbir toplum homojen değildir. Buna rağmen her toplumun tarihi süreç içerisinde oluşturduğu onu bir arada tutacak ortak değerleri vardır. Toplumsal yapının sağlamlığı, toplumu oluşturan farklı unsurların ortak değerler etrafndaki üretkleri dayanışma unsurları ile gerçekleştrilmesi mümkün olur. Bu değerlerin bütünü kültürü oluşturmaktadır.
Today, it can be expressed that degeneratons of the moral and cultural values one of the greatest obstacles for social integraton. Alteratons of the new philosophy of life on the moral values are threats to traditonal societes that imposed by the modernizaton. Communites have to actvate “value” reflexes to defend itself against the dominant culture for eliminatng these threats. Otherwise, all kinds of cultural deformaton will lead people to approach against elements of different cultures anxiously. In this study, we have tried to discuss the opportunites to mobilize and develop the common values on culture of the Kyrgyz people in living together.