Sosyoloji disiplininde, klasik eserlerin çağdaş teori ve araştrmalardaki rolünü ele alan periyodik bildiriler konusunda olumlu duygusal tepkiler oluşturabilecek sadece birkaç yayın vardır. Patlayan bastrılmış duygular, nadiren ortaya çıkan sosyolojik bir Altn Çağ özlemiyle ateşlenebileceği gibi, zaman zaman da sosyolojinin kurucu babalarının gün geçtkçe konu dışı kalması ile ilgili sabırsız açıklamalarla kolayca ateşlenebilir. Klasik eserlerin ısrarlı bir şekilde varlıklarını sürdürmeleri, bu eserler gerek faydalı ve gerekse zararlı olarak algılansınlar, sosyolojik girişimin ayrılmaz bir özelliği olup, genellikle gerçekleri gösteren, haksızlıkları ortaya çıkaran, radikal ve ant otoriter olarak görülen bir meslek için hiç de tuhaf bir durum değildir. Cümlelerin taşıdıkları derin manaların incelendiği (deconstructonism) entelektüel bir ortamda, bir anlamda geleneğin koruyucuları olan sosyologlar, klasik sosyoloji kanunlarının daha ileri düzeyde araştrılmasını teşvik eden keskin bir niteliğe sahiptr. Klasiklerin önemi üzerine uzun süredir yapılmakta olan ve gelişmeye devam eden tartşmalar, ortaya farklı düşünceler koymaları, derin tartşmalara yol açmaları ve tuhaf bağlantlar kurmaları gibi özellikleri sayesinde, sosyolojinin temel ya da meta teorik düzeyde uygulanmasına yönelik öngörüler sunarlar. Düşünce tarihçileri veya bilim ya da bilgi sosyologlarının bakış açısına göre, disiplinsel veya alt disiplinsel düzeyde sosyolojik temyiz gücünün boyutlarını karakterize edebilecek daha iyi bir başlangıç noktası yoktur. Sosyolojinin sosyolojisi perspektfnden bakıldığında ise klasikler, entelektüel saygınlıkları ile sembolik, mitolojik ve işlevsel özellikleri birbirine paralel sosyal olgulardır.