Sosyal değişme kuramları genel olarak, “Yapısalcı kuramlar” ve “Eylemci kuramlar” olmak üzere iki temel kategoride ele alınabilir.1 Yapısalcı kuramlar büyük boy kuramlar olup bu modeli kullanan kuramcılar toplumun bir bütün olarak nasıl işlediğini ele alırlar. Eylemci kuramlar ise küçük boy kuramlar olup toplumdaki mikro yapılardan hareketle toplumu açıklamaya çalışırlar. Eylemci kuramları temeli, insan davranışlarının toplum tarafndan determine edildiği görüşünün aksine toplumsal yapı ve düzenin insan davranışlarının bir sonucu olduğu görüşüne dayanmaktadır (Haralambos-Holborn, 766). Günümüzde yapısalcı ve eylemci yaklaşımların birlikte kullanılması eğilimi artmaktadır. Tartşılabilir olsa da, hiçbir sosyal değişme teorisinin insanoğlunun sosyal gelişimindeki farklılıkları tek başına izah edecek güce sahip olmadığını söyleyen Max Weber’in, bu iki yaklaşımı birlikte kullanmaya çalışan ilk sosyolog olduğu söylenebilir. Günümüz sosyologları da, artk tüm toplumlar için geçerli genel teoriler geliştrmek yerine her iki yaklaşımı birlikte kullanmayı tercih etmektedir (Strasser-Randall 195–6; Polama, 14; Moore, 24). Her iki yaklaşımı birlikte kullanmanın güzel örneklerini veren sosyologlar arasında Paul Willis, Anthony Giddens gibi isimler zikredilebilir (ayr. Bkz. Haralambos-Holborn, 766; Arslantürk-Amman, 389; Giddens, 1993: 656–7, 669; Tischler, 620). Sosyal değişme kuramları, toplumların değişmeleri üzerine uzun tecrübe, düşünce, tartşma ve empirik araştrmalar sonucunda ortaya çıkmış kuramlardır. Ancak hiçbir kuramın, bir gerçeği bütün yönleriyle ortaya koyması da mümkün değildir. Bu nedenle sosyal değişme kuramlarını ayrı ayrı inceleyerek bu teorilerin (aile ile ilgili yaklaşımlarının detaylarına girmeden) genel olarak Türk ailesindeki dönüşümleri açıklamada ne gibi katkılarının olabileceğini tartşmak istyoruz. Sosyal değişme kuramları ile ilgili olarak şimdiye kadar pek çok sınıflama yapılmıştr. Aslında sosyal değişme kuramları ile ilgili olarak böyle bir sınıflama yapılmasının doğru olup olmadığı tartşılır. Çünkü temelde aynı noktadan hareket eden kuramlar bile kendi aralarında farklılaşmaktadır (Haralambos-Holborn, 766). Bu durum ortaya bir yöntem sorunu çıkarsa da bu kadar farklı sosyoloji teorisini kavrayabilmek için teorilerin genel özelliklerinden yola çıkarak belli bir sınıflandırma yapılması da kaçınılmaz gibi gözükmektedir. Giddens, sosyal değişme kuramlarını etki derecelerine göre sıralamaktadır. Ona göre, insanlık tarihi boyunca meydana gelen değişimleri açıklamakta ön plana çıkan iki yaklaşım vardır. Bunlar sosyal evrim yaklaşımı ile tarihsel materyalist yaklaşımdır. Sosyoloji teorilerini klasik teoriler ve çağdaş teoriler veya büyük boy–orta boy–küçük boy teoriler ya da doğrusal ve döngüsel teoriler şeklinde sınıflandırmak da mümkündür (Botomore, 271). Biz ise burada Sorokin, Polama, Giddens, Haralambos-Holborn ve Kongar’ın tasniflerindenfaydalanarak seçmiş olduğumuz bazı sosyoloji teorilerine ve Türk ailesindeki değişimleri açıklamada tek bir teoriye bağlı kalmak yerine farklı teorilerden nasıl faydalanılabileceğini tartşmak istyoruz.
Today sociologists tend to use different sociological theories all together to account for social changes in a society. But, the studies about the changes in family which have been conducted in Turkey, generally refer only to the structural-functonal theory. In this study, it is discussed how different theories, together with the structural-functonal theory, could be employed to explain the shifs in Turkish family paterns.