Çalışmanın konusunu geleneksel halk dindarlığı, ataerkil düşünce yapısı ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkisi altında oluşan kadın kimliği oluşturmaktadır. Geleneksel halk dindarlığı kapsamındaki uygulamaların genel olarak kadınların günlük hayatının pek çok alanına yerleşmiş olduğu bilinmektedir. Bazı kadınlar bu uygulamalara içeriğini sorgulamaksızın yönelirken, bazıları da bu inanışları gelenek-görenek kapsamında değerlendirmekte, geçmişten gelen tecrübe birikimi olarak kabul ederek onlardan yararlanıldığını düşünmektedirler. Sonuç olarak toplumsal cinsiyet rollerinin etkisi altındaki kadınların, aile ortamında ve yakın çevrelerinde karşılaştıkları problemlere çözüm bulmak için geleneksel halk dindarlığı uygulamalarına başvurdukları ve günlük hayatlarında zaman içinde daha geleneksel bir tutum geliştirdikleri düşünülmektedir.
The scope of this study comprises traditional social religiosity, patriarchal mentality and female identity developed under the effects of gender roles. It is understood that practices within traditional social religiousity are generally embedded in numerous aspects of women’s daily life. Some women tend these practices without questioning the content while some others interpret these beliefs within customs and believe that they can take advantage of them by accepting that these beliefs are built up by the experiences from the past. In conclusion, the need for solving problems within family environment and inner circle of women under the influence of gender roles ends up with applying traditional social religiosity practices. Moreover, those women adopt these traditional religious practices in time.