Anadolu kültüründe Mevlânâ, Yunus Emre, Hacı Bektâş-ı Velî ve Hacı Bayrâm-ı Velî’nin eserlerinde Hz. Peygamber büyük bir yer tutmaktadır. Tasavvuf anlayışla Hz. Peygamber’e bakan bu mutasavvıflar ele aldığı konular ortak olarak görükmektedir. Meselâ: Yaratılış ve insan-ı kâmil, mi’râc, bilgi kaynağı olarak rüya, fakr, zühd, halvet gibi. Tasavvuf alanının bu vb. kavramları aşkın alanla ilişkilendirilmiş, erdem, değer ve ahlak kuralları da her birisi ayet ve hadislere dayandırılmıştır. Zaten bunlar da kişiliğin unsurlarındandır. Hepsi de Hz. Peygamber’i gaye varlık olarak ele almaktadır. İtikat ve ibadetlere çok önem verilerek seyr-i sülûkta ilerlemenin yolu da ancak ibadet, ahlak ve itikataki Hz. Peygamber’in getirdiği prensiplere bağlı olarak yaşandığında ilerleyebileceğini ve seyr-i sülûkunda ancak bu şekilde tamamlanabileceğini önemle vurgularlar
The Prophet has a great place in the works of Mevlana, Hacı Bayram-i Velî, Yunus Emre and Hacı Bektaş-ı Velî in the Anatolian culture. The subjects dealt with these sufs who look at the Prophet with mystcal understanding, are seen as mutual. Such as: the Creaton and Perfekt Human Being, Mi'raj, Dream, Fakr, Zuhd(Ascetsm), Seclusion(halvet) as a source of informaton. This is the area of mystcism. These and similar concepts of mystcism are related to the transcendent domain, and each of the virtues, values and ethics are based on verses and hadiths. These are already facts of personality. All of them treats the Prophet as a ideal enttyt. The way of advancing to seyr-i sülûkt with great emphasis on beliefs and worship is only possible in the worship, morality and faithfulness of Prophet on the principles that the Prophet brought, he emphasizes that he can advance when he is alive and that he can only be completed in this way.